Muhtar Kent, Ayşen Zamanpur, Ümran Beba, Gani Müjde… Alanında zirveye çıkmış isimlerin kendi ağızlarından başarı hikayeleri…
Muhtar Kent
Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı
Yıldız olmak…
“Doğrusu yıldız olmanın bireysel iş yapmak demek olduğunu düşünüyorum. İş dünyasında yıldız olmak bence yanlış ve yapılan iş türüne aykırı. Çünkü biz yöneticiler hiçbir işi tek başına yapamayız. Yönetici olarak ne kadar üst düzeye çıkarsanız, o kadar tek başınıza iş yapabilirsiniz. Bu seviyede yapabilecekleriniz; başkalarını etkilemek, organizasyonu etkilemek, insanları söylediklerinizle, davranışlarınızla, düşünce yapınızla, değerlerinizle etkilemektir. Yıldız tanımı bu anlamda bizim yaptıımız iş için uygun değil.
Bir de bu işin en önemli özelliklerinden biri, geçmeniz gereken köprülerden biri, alçak gönüllülük… Beni hayatımda etkileyen iş adamlarından bir tanesi bizim eski şişeleme ortaklarımızdan Andrew David, İranlı bir iş adamıydı. Vefat etti. 1980’li yılların sonlarında Doğu Avrupa’da çok seyahat ettik birlikte. Doğu Avrupa açılırken beraber çalıştık. Çok varlıklı bir iş adamı olmasına rağmen, kıyafetlerini bir bavulda kendisi taşırdı odasına. Aslında ona bir bavul da denmez küçük bir çantası vardı. O zaman tekerlekli bavullar henüz çıkmamıştı, el çantaları vardı. İki gömlek, bir kravat, birkaç çift çorap taşırdı yanında… “En azından pratik” derdi. “Gittiğim yerde bavulumu beklemiyorum.” İnsanların bunu görmesi çok güzel.
Ben mesela seyahat ederken, arabada daima ön koltuğa otururum. Bu bir tarz meselesi ve okul zamanlarımdan gelen bir şey. Tarsus Amerikan Koleji’nde yatılı okudum. Okulun verdiği bir hayat yapısı var; kendi gömleğinin düğmesini kendin dikebilmek, kendi başının çaresine bakabilmek gibi…”
Ümran Beba
PepsiCo Asya Pasifik Bölge Başkanı
Planlanabilir Başarı
“Okul sonrasında bir karar vermem gerekti. Çalışmalı mıyım, master mı yapmalıyım şeklinde… Ben ikisini de yapmak istedim ve öyle de oldu. Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisansımı yaparken, Pazar araştırmaları yapan bir şirkette part time işe başladım. Tez dönemine dek bu şekilde okudum ve çalıştım. Tez dönemi ise aynı şirkette full time işe başladım. Aynı zamanda tezimi de tüketici davranışları üzerine hazırladım. Çünkü edindiğim deneyimi, işletme yüksek lisansıyla en rahat birleştirebileceğim konunun bu olduğunu düşündüm.
Böylece istediği alanda yüksek lisansını yapan ve olanda çalışmaya başlayan şanslı biri olduğumu düşünüyorum. Tezimi değerlendiren hocalarımla sonrasında da görüşmeye çalıştım.
O dönemde okulda mı kalmalıyım, doktoraya devam mı etmeliyim gibi sorgulamalarım oldu. Ama iş yaşamına başlamış olmak açıkçası, akademik hızımı kesti ve iş yaşamında vakit kaybetmeden bir yol almam gerektiğini düşündürdü bana. Bir de öğrencilikten çıkıp para kazanmanın keyfi vardı işin içinde… Bu yüzden doktora planlarını bir kenara koyup daha odaklanmış biçimde iş yaşamına atıldım.”
Michel Akavi
DHL Express Fransa CEO’su
Genç yaşta gelen başarı…
“Fransa’da kaldığım süreçte Kapalıçarşı’dan aldığım incik boncukları diğer talebelere satarak cep harçlığı çıkarmaya çalıştım. Sonra anketlere başladım. Bu zor bir işti ama zorluğa karşı bazı taktikler geliştirdim. Mesela çamaşırhanelere gidiyordum. İnsanlar geliyor, çamaşırlar yıkanırken yapacak bir şey yok, böylece anket yapmak daha kolay oluyordu. Veya parkta köpeklerini gezdiriyor, köpekler gezerken boş boş oturuyorlar, o zaman da sizi kovmuyorlar. Köpeği severek ve özelliklerine atıfta bulunarak işimi yürüttüm. Bu taktik çok işledi ama tüyo olarak kimseye vermedim, uzunca bir zaman hayatımı böyle kazandım.
Üçüncü senenin yazında bir pazar araştırması şirketinde staj yaptım. Ortaklarından biri de benim pazarlama hocamdı. Reel işler verdiler ve çok hoşuma gitti konu. Fransız bir arkadaşımla şirket kurduk. Sene 74’tü ve daha MBA tezimi vermemiştim. Okul bittiğinde şirketimiz 2 yıldır varolan bir şirketti ve mezun olunca müşteriler de çoğaldı. İkinci bir şube açtık. Benim eski çalıştığım pazar araştırması şirketiyle link oluşturduk. En ilginç gelişme, Fransa’nın büyük danışmanlık şirketlerinden birinin, bulunduğumuz bölgede şube açmak isterken bizi bulmasıydı. O an için bizi zengin yapacak bir meblağ karşılığı şirketimizi sattık.”
En önemlisi kurumsallığın verdiği adalet duygusunun her çalışan tarafından hissedilmesi… “Ben burada çalışıyorum ve bana yatırım yapılıyor”, “bu şirket için önemliyim” gibi duyguları karşılamanız gerekir. Çok insanı adaletsiz bir biçimde çalıştıracağınıza, daha az sayıda insanı daha mutlu çalıştırmalısınız. Kariyer planlarını dikkate almalı, ödül, promosyon, terfi konularında adil olmalısınız.”
Ayşen Zamanpur
Silk&Cashmere CEO’su
Girişimde bir başarı hikayesi
Üniversiteyi bitirir bitirmez yani 1981-86 yılları arasında, Şişecam’da Planlama ve Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü’ndeydim. Orada mikro ve makro araştırmalar yaparken bir roman yazmaya başladım. Cashmere yolu adında… Yazmayı çok severim çocukluğumdan beri. Gizli bir şekilde Silk&Cashmere’in romanını yazmaya başladım denebilir.
Girişimciliğim Şişecam’da çalıştığım yıllarda başladı. Daha sonra bir Benetton mağazası açtım, hayatım değişti.
Benetton’u açtığım zamanlarda mağazacılık alanında çok fazla şey öğrendim. Birçok Benetton mağazası açtım. Daha sonra kendim bir şeyler yaratmak istedim. Marka, moda, mağazacılık ve tabii ki en sevdiğim cashmere’i içinde bulunduran bir ekiple “Silk&Cashmere” çatısını kurduk. İç Moğolistan’da ortak bir yatırım yaptık. Ben elimde olan tüm Benetton mağazalarını devrettim ve bu işe koyuldum.
Evet, risk vardı ama hayatta risksiz hiçbir şey yapamazsınız. Girişimcileri gözleri kara insanlar olarak değil, riskleri ölçebilen insanlar olarak görüyorum. Biz burada altyapıyı çok iyi kullanan insanlarla çalıştık. Çince’yi çok iyi konuşan Türklerin olması da çok faydalı oldu bizim için…
Gani Müjde
Mizah yazarı, senarist, yönetmen
Hayır diyebilecek kadar kazanmak…
Bir insanın ne kadar parası olmalı diye sorduklarında, ben hep hayır diyebilecek kadar derim. Benim zenginlik ölçütüm budur, çünkü hayır diyebilecek kadar parası olan adam iyi işler yapar. Bu işlere başladığım dönemlerde hep şunu düşünürdüm; benim 40 paket makarnam varsa, 40 gün idare edebilirim ve 40 gün beğenmediğim bir şeye hayır deme şansım var. Gerçekten de makarna alıp dolabıma koyduğum anlar oldu. Ben olaylara hep bu duyguyla yaklaştım ve bu duygu bana para kazandırdı. Sonuçta para kazandıkça hayır deme şanslarım arttı ve şu anda istemediğim hiçbir şeye evet demek zorunda değilim. O yüzden de yaptığım işleri keyif için, egolarımı tatmin etmek ve çalıştığım alanlara birer tuğla koymak için yapıyorum.
Mustafa Boydak
Boydak Holding Başkan Vekili
Yap yerine, yapalım diyebilmek…
“Çalışma prensibim işleri sadeleştirerek yürütmektir. Karışık bir masada çalışmayı sevmem. Kimileri böyle çalışabildiğini söyler ama herşeyin bir düzen içinde olmasını çalışma arkadaşlarımdan ve asistanlarımdan isterim. Kesinlikle en zor işten başlamam. Basitten zora yürümeye çalışırım. Takım arkadaşlarıma çok güvenirim ve elimden geldiğince sevecenliğimi ön planda tutmaya çalışırım. Bilgi paylaşımına çok önem veririm. Körü körüne bir anlayışla olmamak üzere yetki devretmeyi de severim. Konulara daha hakim olabilmek için ayrıntılarla çalışma arkadaşlarımın ilgilenmesini isterim. Çalışırken asabi ruhumu görenler elbette olmuştur ama takımdaşlığı ön plana çıkaran bir yapım vardır. Şöyle ki; “Yap yerine, yapalım” demeyi tercih ederim. Alanımla ilgili dünya literatürünü takip ettiğim gibi, arkadaşlarımın da takip etmesini isterim.”
Ataol Behramoğlu
Şair
Mesleğim şairlik…
“Sanata duyarlı bir aile içinde yetiştim. Şiir yazmaya çocukluğumdan beri içimde bir eğilimim vardı. Fakat bana kendimi şair olarak duyumsatan ilk şiirlerimin yazılış dönemi lise yıllarıdır. Kimse beni şiir yazmaya teşvik etmedi. Kimse de tersini yapmadı, yani şiir yazmamı engellemeye ya da küçümsemeye kalkışmadı. Lise döneminde şiirlerimi dinleyen, değerlendiren, bizlerden zaten bir kaç yaş büyük sanat tarihi öğretmenimiz Hüsnü Tekin’in desteğini unutamam.
Aynı anda müzisyen, ressam, bilgin ya da siyasal önder olmayı istediğim çok olmuştur. Çok daha gençken, denizci ve doktor olmak isterdim. Tıp mesleği bana her zaman çekici gelmiştir. Liseyi bitirdiğimde İstanbul Tıp ve Ankara Hukuk sınavlarına girmiştim. Hukuğu kazandığımı öğrenince İstanbul sonucunu araştırmadım. Belki de bugün hekim ve şair olabilirdim. Hayranlık duyduğum Çehov gibi… Sonra hukukçu olamayacağımı da görerek edebiyat ve yabancı dil konularında derinleşmeye koyuldum ve bundan pişman değilim. Şairlik, becerebildiğim herhalde en iyi ve benim için doğru meslek.”
Şebnem Sönmez
Oyuncu
Gülümseten bir öykü…
“Ben konservatuarı sınava 4. girişimde kazanabildim. Kabul edildiğimde 20-21 yaşlardaydım. Ancak aradaki yılları hiç boş geçirmedim, amatör tiyatrolarda mutlaka oldum. Okula girdiğimde şunu hissettim, 17 yaşında kazanıp da bu sıraya otursaydım, her söylenene hemen evet diyecek ve doğru kabul edecektim ama garip bir şekilde kendiliğinden bir süzgeç oluştu. Amatör tiyatrolarda 3 yıl çalışmış olmam buna etki eden en büyük sebep. Birçok alanda çalıştım, sadece oyunculuk değil. Tiyatro öyle birşeydir zaten her alanında olursun işin. Yönetirsiniz, dekor yaparsınız, turneye çıkarsınız, dramatolojisini yaparsınız, ışığında olursunuz, müziğinde olursunuz, herbirinde görev alırsınız. Farkında bile olmadan hakim olursunuz. Meraklı ve istekliyseniz yeti gelişir. Okulda da bana gösterilenden çok, bu sanatın felsefesine dair şeyleri önemseyip, kendimden geçirmeyi ve bana olanı ortaya koyabilmeyi öğrendim. Sonuçta her ikisinden de kazandığım birikimi birleştirdim.”
Fatih Erkoç
Müzisyen
Müzikle uğraşmak başlıbaşına bir getiridir!
“Kendimi bildim bileli müziğin içindeyim. Çocukken evde taş plakları dinleyip çalıp söylemeye çalıştığımı anımsıyorum. Bir de o zaman 3. katta oturuyorduk, babam yaramaz bir çocuk olduğum için pencereden aşağıya düşmeyeyim diye pencereye çıtalar çakmıştı. Kemanımla oradan aşağıdaki arkadaşlara bir şeyler çaldığımı hatırlıyorum. Sonra biraz ilerlettiğimde babamla beraber çalmaya başladık.
Yaramaz bir çocuktum, ilkokulda yaramazlıktan kalmıştım, konservatuarda tarih ve coğrafya dersinden kaldım. 17 yaşında da konservatuarı bıraktım. Ama bundan iki sene önce büyük bir disiplinle çalıştım ve okulu bitirdim. Hatta çalışkan bir talebeyim diye okul bana burs bile verdi. Kalıcı olmakla ilgili ilk koşul, yaptığınız işe hakikaten saygı duymaktır. Sürekliliği olmayanlar varsa, bu saygıyı yeteri kadar gösteremediklerindendir.”
Yenibiris.com İŞTEİŞ Mezun Rehberi’nden alınmıştır
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Merhaba, Home Office iş ilanları için 👉 yenibiris.com #OİŞSENDE! ...
Merhaba, iş ilanlarına göz atmak için yenibiris.com sitemizi ziyaret e ...
Yurtdışı iş ilanları için 👉 yenibiris.com #oişsende! ...
Merhaba, çok teşekkür ederiz. Bu tarz bilgilendirici yazılardan haberd ...
Bilgilendirici konu elinize sağlık ...
Yenibiris.com | Copyright © Tüm Hakları Saklıdır 2000-2020